Bir e-ticaret yöneticisi olarak bu senaryoyu muhtemelen çok iyi biliyorsunuz: Ay başında umutlarla ayırdığınız pazarlama bütçesi, ay sonunda beklentilerin çok altında kalan sonuçlarla buharlaşmış gibi duruyor. Reklam panellerindeki metrikler hareketli, web sitesine bir trafik geliyor gibi görünüyor, ancak kasaya yansıyan ciro artışı bu çabayla orantılı değil. Raporları incelerken içinizi kaplayan o tanıdık, rahatsız edici his: Pazarlama bütçeniz adeta bir karadeliğe akıyor. Bu durum, sadece finansal bir kayıp değil, aynı zamanda boşa harcanan zaman, kaçırılan fırsatlar ve en önemlisi, markanızın büyüme potansiyelinin baltalanması anlamına geliyor. Peki, bu sızıntının kaynağı ne? Neden en iyi niyetlerle hazırlanan kampanyalar bile çoğu zaman hedefini ıskalıyor?
Cevap, genellikle tek bir yanlışta değil, birbiriyle bağlantılı stratejik hatalar ve operasyonel verimsizlikler zincirinde gizlidir. Sorun, sadece "daha fazla reklam vermek" veya "daha çok içerik üretmek" kadar basit değil. Sorun, SEO ve pazarlama çabaları arasındaki sinerji eksikliği, hedef kitleyi derinlemesine anlamamak ve veriye dayalı optimizasyon kültürünü benimsememekten kaynaklanıyor. Bu makalede, bir e-ticaret yöneticisinin kâbusu olan bütçe israfının kökenlerine inecek, harcamalarınızın neden boşa gittiğini tüm çıplaklığıyla ortaya koyacak ve bu gidişatı tersine çevirerek her bir kuruşun maksimum yatırım getirisi (ROI) sağlaması için atmanız gereken somut adımları detaylı bir şekilde ele alacağız. Artık tahminlere dayalı pazarlamaya son verme ve bütçenizi akıllıca yöneterek sürdürülebilir bir büyüme motoru yaratma zamanı.
Stratejik Temellerdeki Çatlaklar: Bütçe Sızıntısının Başladığı Yer
Pazarlama bütçeniz, reklam platformlarına veya içerik ajanslarına aktarılmadan çok daha önce erimeye başlar. Sorunun kökeni, genellikle kampanyaların temelini oluşturan stratejik planlamadaki eksikliklerdir. Sağlam bir temel olmadan inşa edilen her yapı gibi, stratejisiz pazarlama faaliyetleri de eninde sonunda çökmeye mahkumdur.
1. Belirsiz Hedefler ve Ölçülemez KPI'lar: Pusulasız Gemi Sendromu
En sık rastlanan ve en maliyetli hata, pazarlama faaliyetlerine net, ölçülebilir ve gerçekçi hedefler koymadan başlamaktır. "Satışları artırmak" veya "marka bilinirliği yaratmak" gibi soyut dilekler, bir strateji değil, sadece bir temennidir.
- Sorun: Hedefleriniz net olmadığında, hangi kanala ne kadar yatırım yapacağınızı, hangi metrikleri takip edeceğinizi ve en önemlisi, başarılı olup olmadığınızı nasıl anlayacağınızı bilemezsiniz. Bu durum, kaynakların rastgele dağıtılmasına ve sonunda "bir şeyler denedik ama işe yaramadı" sonucuna yol açar.
- Çözüm: SMART (Specific, Measurable, Achievable, Relevant, Time-bound) hedef belirleme metodolojisini benimseyin.
- Örnek Kötü Hedef: "Bu çeyrekte online satışları artırmak."
- Örnek SMART Hedef: "Önümüzdeki 3 ay içinde (Time-bound), organik trafikten gelen satışları %20 artırarak (Specific, Measurable), 50.000 TL ek ciro elde etmek (Achievable, Relevant)."
Bu netlik, size hangi anahtar kelimelere odaklanmanız gerektiği (SEO), hangi kitleyi hedeflemeniz gerektiği (PPC) ve hangi ürünleri öne çıkarmanız gerektiği (İçerik) konusunda somut bir yol haritası sunar.
2. Hedef Kitleyi Yüzeysel Tanımak: Boşluğa Konuşmak
"18-45 yaş arası, büyük şehirlerde yaşayan kadınlar" gibi geniş bir demografik tanım, hedef kitlenizi anlamak için yeterli değildir. Bu, okyanusa olta atmak gibidir; belki bir iki balık yakalarsınız ama zamanınızın ve yeminizin çoğu boşa gider. Pazarlama bütçenizin erimesinin en temel nedenlerinden biri, mesajlarınızı duymak istemeyen veya duysa bile ilgilenmeyecek kişilere göndermenizdir.
Hikayeleştirme Senaryosu:
Ayşe, organik ve vegan cilt bakım ürünleri satan bir e-ticaret sitesinin yöneticisidir. Pazarlama ekibi, "doğal ürünlere ilgi duyan kadınları" hedefleyerek geniş bir Instagram reklam kampanyası başlatır. Bütçenin önemli bir kısmı harcanır, binlerce beğeni ve bir miktar trafik gelir. Ancak satışlar yerinde sayar. Neden? Çünkü Ayşe'nin asıl müşterisi, sadece "doğal ürün" arayan biri değil; spesifik olarak "paraben içermeyen, PETA sertifikalı, geri dönüştürülebilir ambalajlı ürünleri" arayan, içerik etiketlerini okuyan, blogları takip eden ve bu değerler için daha fazla ödemeye razı olan bilinçli bir tüketicidir. Geniş hedefleme, bu niş ve değerli kitleye ulaşmak yerine, bütçeyi ilgisiz kalabalıklara harcamıştır.
- Çözüm: Detaylı "Alıcı Personaları" (Buyer Personas) oluşturun.
- Demografik Bilgilerin Ötesine Geçin: Yaş, cinsiyet, gelir gibi temel bilgilerin yanı sıra, onların hedeflerini, karşılaştıkları zorlukları (ağrı noktaları), motivasyonlarını, hangi sosyal medya kanallarını kullandıklarını, hangi blogları okuduklarını ve satın alma kararlarını nelerin etkilediğini araştırın.
- Müşteri Yolculuğu Haritası (Customer Journey Map) Çıkarın: Bir müşterinin markanızla ilk temas kurduğu "Farkındalık" anından, "Değerlendirme," "Satın Alma," "Sadakat" ve "Savunuculuk" aşamalarına kadar geçtiği tüm süreçleri haritalandırın. Bu harita, her aşamada onlara hangi mesajı, hangi kanaldan iletmeniz gerektiğini gösterir ve bütçenizi en doğru temas noktalarına yönlendirmenizi sağlar.
3. Rekabeti Görmezden Gelmek veya Yanlış Anlamak
Rakiplerinizin ne yaptığını bilmeden bir pazarlama stratejisi oluşturmak, gözleriniz bağlı bir şekilde boks ringine çıkmaya benzer. Rakipleriniz, sadece ürün sattığınız diğer şirketler değildir; aynı zamanda hedef kitlenizin dikkatini çekmek için yarıştığınız tüm içerik üreticileri, bloglar ve bilgi kaynaklarıdır.
- Bütçe İsrafı Nasıl Olur?
- Aşırı Rekabetçi Anahtar Kelimelere Odaklanmak: Rakiplerinizin milyonlarca liralık bütçelerle domine ettiği çok genel anahtar kelimelerde (örneğin "ayakkabı") reklam vermeye çalışmak, bütçenizi anında eritir.
- Farklılaşma Eksikliği: Rakiplerinizle aynı mesajları, aynı kanallarda, aynı tekliflerle sunmak, sizi gürültünün içinde görünmez kılar. Harcadığınız para, sadece rakiplerinizin reklamlarının yanında bir dolgu malzemesi olmaktan öteye gitmez.
- Çözüm: Kapsamlı bir rekabet analizi yapın.
- SEO Perspektifi: Rakiplerinizin hangi anahtar kelimelerde sıralama aldığını, hangi sitelerden backlink kazandığını ve içerik stratejilerinin ne olduğunu analiz etmek için Ahrefs, SEMrush gibi araçlar kullanın. Bu, size onların zayıf noktalarını ve sizin için "uzun kuyruklu" (long-tail) fırsatları gösterecektir.
- PPC Perspektifi: Rakiplerinizin hangi reklam metinlerini kullandığını, hangi teklifleri sunduğunu ve hangi landing page'lere trafik yönlendirdiğini inceleyin. Bu, kendi reklamlarınızı daha çekici ve etkili hale getirmeniz için size ilham verir.
- İçerik ve Sosyal Medya Perspektifi: En çok etkileşim alan içerik türlerini, kullandıkları dil tonunu ve müşteri hizmetleri yaklaşımlarını analiz edin. Bu, kendi içerik takviminizi ve iletişim stratejinizi şekillendirmenize yardımcı olur.
Taktiksel Karadelikler: Paranın Göz Göre Göre Yok Olduğu Kanallar
Stratejik temelleri sağlamlaştırdıktan sonra bile bütçe, yanlış taktiksel uygulamalar nedeniyle sızmaya devam edebilir. İşte e-ticaret yöneticilerinin en çok para kaybettiği o taktiksel karadelikler:
1. Google Ads (PPC) İsrafı: Hızlı Sonuçların Yüksek Maliyeti
Google Ads, doğru kullanıldığında inanılmaz bir güçtür. Ancak yanlış yapılandırılmış bir kampanya, para yakma makinesinden farksızdır.
- Geniş Eşleme Tuzağı (Broad Match): Yeni başlayanların en büyük hatası, anahtar kelimeleri geniş eşlemede kullanmaktır. Örneğin, "deri ceket" anahtar kelimesini geniş eşlemede kullanırsanız, reklamınız "deri koltuk tamiri," "suni deri nasıl yapılır" veya "en iyi ceket filmleri" gibi alakasız aramalarda da gösterilebilir. Her bir alakasız tıklama, bütçenizden çalınan paradır.
- Negatif Anahtar Kelimelerin Yokluğu: Negatif anahtar kelimeler, reklamlarınızın gösterilmesini istemediğiniz arama terimleridir. Yukarıdaki örnek için "tamir," "nasıl yapılır," "filmleri," "ikinci el" gibi kelimeleri negatif listesine eklemek, bütçenizi anında koruma altına alır. Bu basit adım, çoğu zaman tek başına reklam verimliliğini %20-30 oranında artırabilir.
- Düşük Kalite Puanı: Google, reklamınızın ve landing page'inizin arama sorgusuyla ne kadar alakalı olduğunu Kalite Puanı ile ölçer. Düşük kalite puanı, tıklama başına daha fazla ödemeniz ve reklamlarınızın daha az gösterilmesi anlamına gelir. Kötü reklam metinleri ve alakasız landing page'ler, kalite puanınızı düşürerek bütçenizi verimsiz hale getirir.
- Dönüşüm Odaklı Olmayan Landing Page'ler: Reklama tıklayan kullanıcıyı, ürünle doğrudan ilgili, net bir çağrı (call-to-action) içeren, hızlı açılan ve mobil uyumlu bir sayfaya yönlendirmek yerine ana sayfanıza yönlendirmek, potansiyel müşteriyi kaybetmenin en hızlı yoludur. Kullanıcı aradığı şeyi anında bulamazsa, hemen geri döner ve siz o tıklama için boşuna para ödemiş olursunuz.
2. SEO'yu Yanlış Anlamak: Sabrın ve Stratejinin Sınavı
SEO, "birkaç anahtar kelime ekleyip beklemek" değildir. Bu yanlış anlama, zaman ve kaynak israfına yol açar. SEO, bir sprint değil, bir maratondur ve bütçenizi dolaylı yoldan eritir.
- Sadece Sayfa İçi SEO'ya (On-Page SEO) Odaklanmak: Başlıklara ve metinlere anahtar kelime yerleştirmek önemlidir, ancak SEO'nun sadece küçük bir parçasıdır. Teknik SEO ve Sayfa Dışı SEO (Off-Page SEO) olmadan yapılan çabalar yetersiz kalır.
Hikayeleştirme Senaryosu:
Bir ev dekorasyon sitesi, "modern orta sehpa" anahtar kelimesi için harika bir kategori sayfası hazırlamıştır. Ürün açıklamaları detaylı, görseller yüksek kalitededir ve başlıklar SEO uyumludur. Ancak site yavaş açılmakta, mobil cihazlarda düzgün görüntülenmemekte ve hiç kimse bu siteden bahsetmemektedir (backlink yok). Google botları siteyi tararken zorlanır, kullanıcılar yavaşlıktan dolayı siteyi terk eder. Sonuç? Harika içeriğe rağmen, sayfa Google'da ilk 5 sayfada bile görünmez. Harcanan zaman ve emek tamamen boşa gitmiştir.
- Teknik SEO'yu İhmal Etmek: Sitenizin hızı, mobil uyumluluğu, taranabilirliği (crawlability), SSL sertifikası ve yapılandırılmış verileri (structured data), Google'ın sitenizi ne kadar sevdiğini belirleyen temel faktörlerdir. Yavaş bir site, en büyük dönüşüm katilidir. Google'a göre, sayfa yüklenme süresindeki 1 saniyelik bir gecikme bile dönüşümleri %7'ye kadar düşürebilir.
- Kötü Backlink Stratejileri: Alakasız veya spam içerikli sitelerden backlink satın almak, bütçenizi boşa harcamakla kalmaz, aynı zamanda Google tarafından cezalandırılmanıza ve sıralamalardan tamamen düşmenize neden olabilir. Kaliteli backlinkler, otoriter ve sektörünüzle ilgili sitelerden doğal yollarla (harika içerikler üreterek, dijital PR yaparak) kazanılır.
3. İçerik Pazarlaması Çıkmazı: Gürültü Üretmek
"İçerik kraldır" sözü doğrudur, ama sadece stratejik ve değerliyse. Hedefsizce üretilen her blog yazısı, video veya infografik, dijital okyanusta kaybolan bir başka damladır.
- Amaçsız İçerik Üretimi: Ürettiğiniz her içeriğin bir amacı olmalı. Amacınız nedir?
- Organik trafik çekmek için belirli bir anahtar kelimede sıralama almak mı?
- Potansiyel müşterileri (lead) yakalamak için bir e-kitap sunmak mı?
- Mevcut müşterileri eğiterek sadakati artırmak mı?
- Bir ürünün nasıl kullanılacağını göstererek satışa ikna etmek mi?
- Dağıtım Stratejisinin Olmaması: Harika bir içerik üretmek, işin sadece yarısıdır. Onu kimsenin görmeyeceği bir yere koyarsanız, hiçbir değeri kalmaz. İçeriğinizi e-posta bültenlerinizde, sosyal medya kanallarınızda, ilgili forumlarda ve online topluluklarda aktif olarak tanıtmalısınız. Bütçenizin bir kısmını içerik üretimine, en az o kadarını da içerik dağıtımına ayırmalısınız.
- Okuyucuya Değer Katmayan İçerik: Sadece arama motorları için yazılmış, anahtar kelimelerle doldurulmuş, yüzeysel ve sıkıcı içerikler artık işe yaramıyor. Google'ın algoritmaları, kullanıcı deneyimini ve içeriğin ne kadar faydalı olduğunu ölçecek kadar akıllı. Okuyucunun sorununu gerçekten çözen, onlara yeni bir bakış açısı sunan, derinlemesine ve uzmanlık gösteren içerikler hem kullanıcıların sevgisini hem de Google'ın takdirini kazanır.
Ölçümleme ve Optimizasyon Boşluğu: Veri Körlüğü
Pazarlama dünyasındaki en büyük günahlardan biri, verileri toplamamak veya daha kötüsü, toplanan verileri yorumlayıp aksiyona dönüştürmemektir.
- Yanlış Metriklere Takılıp Kalmak (Vanity Metrics): Beğeni sayıları, sayfa görüntülenmeleri, takipçi sayısı gibi metrikler egonuzu okşayabilir ama doğrudan cironuza etki etmezler. Bunlar "vanity metrics" yani gösteriş metrikleridir. Gerçekten odaklanmanız gerekenler işletme metrikleridir:
- Dönüşüm Oranı (Conversion Rate): Sitenizi ziyaret edenlerin ne kadarının istediğiniz eylemi (satın alma, form doldurma) gerçekleştirdiğini gösterir.
- Müşteri Edinme Maliyeti (Customer Acquisition Cost - CAC): Yeni bir müşteri kazanmak için ne kadar harcadığınızı gösterir.
- Müşteri Yaşam Boyu Değeri (Customer Lifetime Value - CLV): Bir müşterinin size tüm iş ilişkiniz boyunca kazandırdığı toplam değeri ifade eder. Eğer CLV > CAC ise, kârlı bir iş yapıyorsunuz demektir.
- Attribution (İlişkilendirme) Modelini Anlamamak: Bir müşteri satın alma yapmadan önce birden çok kanalla etkileşime girer. Belki önce bir blog yazınızı okur (SEO), sonra Instagram'da reklamınızı görür (Sosyal Medya), daha sonra marka adınızı Google'da aratıp reklamınıza tıklar (PPC) ve satın alır. Eğer sadece son tıklamaya (Last Click Attribution) bakarsanız, tüm krediyi PPC'ye verir, SEO ve sosyal medyanın katkısını görmezden gelirsiniz. Bu da bu kanallara yaptığınız yatırımı kesmenize ve uzun vadede tüm pazarlama huninizin çökmesine neden olabilir. Çok kanallı huni (Multi-Channel Funnel) raporlarını inceleyerek her bir kanalın yolculuktaki rolünü anlamalısınız.
- A/B Testi Yapmamak: Reklam metninizin başlığı, görseli, butondaki yazı, landing page'inizin tasarımı... Bunların hangisinin daha iyi performans gösterdiğini varsayımlarla bilemezsiniz. A/B testi, farklı versiyonları kontrollü bir şekilde karşılaştırarak veriye dayalı kararlar almanızı sağlar. Test yapmamak, masada ciddi miktarda para bırakmak demektir.
Çözüm: Sinerji ve Bütünsel Yaklaşım – Pazarlama Ekosistemi Yaratmak
Pazarlama bütçenizin boşa gitmesini önlemenin tek ve en güçlü yolu, tüm pazarlama kanallarınızı birbiriyle konuşan, birbirini besleyen ve birlikte daha güçlü hale gelen bütünsel bir ekosistem olarak yönetmektir. Kanalları izole silolar olarak görmek, en büyük stratejik hatadır.
- SEO, PPC'yi Besler: SEO için yaptığınız derinlemesine anahtar kelime araştırması, size en yüksek dönüşüm potansiyeline sahip, müşterilerin gerçekte ne aradığını gösteren kelimeleri sunar. Bu kelimeleri doğrudan Google Ads kampanyalarınızda kullanarak daha en başından isabet oranınızı artırırsınız.
- PPC, SEO'yu Destekler: Yeni bir ürün veya kategori için anında trafik çekmek ve hangi anahtar kelimelerin/mesajların satış getirdiğini hızlıca test etmek için PPC'yi kullanabilirsiniz. En iyi performans gösteren reklam metinleri ve anahtar kelimeler, uzun vadeli SEO ve içerik stratejiniz için size yol gösterir.
- İçerik, Hem SEO Hem Sosyal Medya İçin Yakıttır: Ürettiğiniz değerli bir blog yazısı, hem organik aramalarda sıralama alarak sitenize bedava trafik çeker (SEO), hem de sosyal medya kanallarınızda paylaşılarak hedef kitlenizle etkileşim kurmanızı sağlar.
- Tüm Kanallar, E-posta Pazarlamasını Güçlendirir: SEO, PPC ve sosyal medyadan gelen trafiği, sitenizde sunacağınız bir indirim kodu veya değerli bir içerik karşılığında e-posta listenize kaydolmaya teşvik edebilirsiniz. Bu sayede, tek seferlik ziyaretçileri, defalarca pazarlama yapabileceğiniz sadık bir kitleye dönüştürürsünüz.
Bu karmaşık ve çok katmanlı ekosistemi kurmak, yönetmek ve optimize etmek, derin bir uzmanlık ve deneyim gerektirir. Kanallar arasındaki bu hassas dengeyi kurmak, verileri doğru yorumlamak ve sürekli optimizasyon yapmak, çoğu işletmenin kendi bünyesinde başa çıkamayacağı kadar zorlu bir süreç olabilir. İşte bu noktada Solviera Dijital'in sunduğu profesyonel hizmetler devreye girer. Biz, pazarlama kanallarını ayrı ayrı ele almak yerine, onları işletmenizin hedefleri doğrultusunda çalışan tek bir güçlü motora dönüştüren bütünsel stratejiler geliştiririz.
Sonuç
Pazarlama bütçenizin erimesi bir kader değildir; bu, genellikle strateji eksikliği, yanlış taktiksel uygulamalar ve kanallar arasındaki sinerjinin göz ardı edilmesinin bir sonucudur. Artık bütçenizi bir "harcama" kalemi olarak değil, işletmenizin geleceğine yapılan bir "yatırım" olarak görme zamanı. İşe, hedeflerinizi netleştirmekle ve hedef kitlenizi derinlemesine anlamakla başlayın. Taktiklerinizi veriye dayalı olarak seçin ve optimize edin; geniş eşlemeden kaçının, negatif anahtar kelimeleri kullanın, teknik SEO'yu asla ihmal etmeyin ve amaçsız içerik üretmeyin. En önemlisi, tüm pazarlama çabalarınızı birbiriyle uyum içinde çalışan, bütünsel bir stratejinin parçası olarak görün. Bu yaklaşımı benimsediğinizde, pazarlama harcamalarınızın bir karadelikte kaybolmadığını, aksine markanız için sürdürülebilir ve kârlı bir büyüme motoruna dönüştüğünü göreceksiniz.
Sıkça Sorulan Sorular
Cevap: En kısıtlı bütçeyle bile atılacak en önemli ilk adım, hedef kitlenizi ve onların arama niyetlerini anlamaktır. Google Analytics ve Search Console gibi ücretsiz araçları kullanarak mevcut sitenize gelen trafiği analiz edin. Hangi sayfalarınızın en çok ziyaret edildiğini, kullanıcıların hangi anahtar kelimelerle sizi bulduğunu belirleyin. Ardından, yüksek dönüşüm potansiyeli taşıyan, rekabeti daha düşük "uzun kuyruklu anahtar kelimelere" (örn: "erkekler için su geçirmez deri trekking botu" gibi) odaklanan nitelikli blog içerikleri üretin. Bu, size uzun vadede ücretsiz ve sürdürülebilir bir trafik kaynağı yaratacaktır. Ücretli reklamlara geçmeden önce bu organik temeli sağlamlaştırmak, en akıllıca başlangıçtır.
Cevap: SEO, doğası gereği uzun vadeli bir yatırımdır ve sonuçları anlık değildir. Genellikle, yapılan çalışmaların gözle görülür etkilerini (sıralama artışları, organik trafik yükselişi) görmek 3 ila 6 ay sürebilir. Rekabetin çok yoğun olduğu sektörlerde bu süre 1 yıla kadar uzayabilir. Sabırsızlanmak en büyük hatadır. SEO'da harcanan paranın "boşa gitmesi" genellikle stratejinin yanlış olmasından (yanlış anahtar kelimeler, kötü teknik altyapı) veya çok erken pes etmekten kaynaklanır. Doğru stratejiyle, SEO'nun getireceği bileşik büyüme ve uzun vadeli yatırım getirisi, diğer tüm kanalları geride bırakma potansiyeline sahiptir.
Cevap: Kesinlikle hayır. Google Ads, doğru yapılandırıldığında en hızlı ve en ölçülebilir sonuçları getiren kanallardan biridir. "Para tuzağı" algısı, genellikle stratejisiz, optimizasyonsuz ve ölçümsüz yürütülen kampanyalardan kaynaklanır. Negatif anahtar kelime listeleri, doğru hedefleme, ikna edici reklam metinleri, yüksek dönüşümlü landing page'ler ve sürekli A/B testleri ile Google Ads, Müşteri Yaşam Boyu Değeri (CLV) Müşteri Edinme Maliyetinden (CAC) yüksek olduğu sürece son derece kârlı bir yatırım aracıdır.
Cevap: En yaygın ve en maliyetli hata, pazarlama kanallarını birbirinden bağımsız silolar olarak görmektir. Örneğin, SEO ekibinin bulgularını PPC ekibiyle paylaşmaması, içerik takviminin sosyal medya stratejisinden tamamen kopuk olması gibi. Bu durum, kaynakların tekrar tekrar aynı iş için harcanmasına, kanalların birbirinin potansiyelini baltalamasına ve bütünsel bir müşteri yolculuğu deneyimi sunulamamasına neden olur. En büyük bütçe sızıntısı, bu sinerji eksikliğinden kaynaklanan verimsizliktir.
Cevap: Gerçek ROI'yi ölçmek için "son tıklama" modelinin ötesine geçmeniz gerekir. Google Analytics'te "Çok Kanallı Huniler" (Multi-Channel Funnels) ve "İlişkilendirme" (Attribution) raporlarını kullanın. Bu raporlar, bir müşterinin satın alma yapmadan önce hangi kanallarla (organik arama, ücretli reklam, sosyal medya, direkt trafik vb.) etkileşime girdiğini gösterir. Ayrıca, sadece tek bir satışı değil, Müşteri Yaşam Boyu Değerini (CLV) hesaplamalısınız. Bir müşteriyi kazanma maliyetinizi (CAC), o müşterinin size gelecekte kazandıracağı toplam değerle (CLV) karşılaştırmak, pazarlama çabalarınızın uzun vadeli kârlılığını gösteren en doğru ROI ölçütüdür.
İşletmenizi Bir Sonraki Seviyeye Taşımaya Hazır Mısınız?
Solviera'nın bütünsel teknoloji çözümleri hakkında daha fazla bilgi almak ve işletmenize özel bir analiz için proje danışmanlarımızla bugün iletişime geçin!