Drag Arrow LeftKAYDIR Drag Arrow Right
img Solviera Teknoloji Solviera Teknoloji

Solviera Teknoloji, işletmenizin potansiyelini dijital dünyada zirveye taşır. Dijital pazarlama, SMS altyapı yazılımları ve kurumsal kaynak yönetimi alanlarındaki uzman çözümlerimizle dijital dönüşümünüzde güvenilir ortağınız olmaya hazırız.

Observability (Gözlemlenebilirlik) ve Monitoring (İzleme): Sadece Yüzeye Değil, Sistemin Ruhuna Bakın

  • Blog Yazılarımız
  • E-Ticaret
Blog Image

Bir anlığına en büyük kâbusunuzu hayal edin: Yılın en büyük kampanyası, "Kara Cuma" başladı. Sitenize trafik yağıyor, satışlar patlama yapmış durumda. Her şey yolunda görünüyor. Pazarlama ekibi kutlama hazırlığında, siz ise ciro hedeflerini aştığınız için mutlusunuz. Ama sonra bir şeyler ters gitmeye başlar. Sosyal medyada "Ödeme yapamıyorum!", "Sepetimdeki ürünler kayboldu!" gibi şikayetler belirir. Kontrol panelinize (dashboard) bakarsınız. CPU kullanımı normal, bellek stabil, sunucu yanıt süreleri yeşil renkte. Geleneksel izleme (monitoring) sistemleriniz size "Her şey yolunda, Kaptan!" diye bağırıyor. Ama siz biliyorsunuz ki, gemi su alıyor ve siz deliğin nerede olduğunu göremiyorsunuz. Kaybedilen her dakika, binlerce liralık ciro ve onarılamaz bir müşteri güvensizliği anlamına geliyor.

Bu senaryo, günümüzün karmaşık e-ticaret altyapılarını yöneten birçok yönetici için acı bir gerçektir. İşte bu noktada, Monitoring (İzleme) ile Observability (Gözlemlenebilirlik) arasındaki kritik fark, bir krizi saatler içinde çözmekle dakikalar içinde çözmek arasındaki farkı yaratır. Monitoring size bir sorunun olduğunu söylerken, Observability size sorunun neden olduğunu anlama gücü verir.

Bu makalede, bu iki kavramın sadece teknik birer terim olmadığını, aslında işinizin sağlığı, müşteri memnuniyeti ve kârlılığınız için neden hayati önem taşıdığını en derin detaylarıyla inceleyeceğiz. Sadece "ne" olduğunu değil, "neden" ve "nasıl" olduğunu da anlayarak, sistemlerinize bakış açınızı kökten değiştireceksiniz.

Bölüm 1: Geleneksel Kale Bekçisi: Monitoring (İzleme) Nedir?

Monitoring, en temel anlamıyla, sistemlerinizin sağlığını önceden tanımlanmış bir dizi metrik ve eşik değeri üzerinden takip etme eylemidir. Tıpkı bir arabanın gösterge paneli gibidir.

  • Hız göstergesi: Sitenizin ne kadar hızlı yanıt verdiğini (gecikme süresi) gösterir.
  • Benzin göstergesi: Sunucu kaynaklarınızın (CPU, RAM) ne kadarının kullanıldığını gösterir.
  • Hararet göstergesi: Veritabanı üzerindeki yükün tehlikeli seviyelere ulaşıp ulaşmadığını gösterir.

Gösterge panelindeki bir ışık yandığında (örneğin, hararet yükseldiğinde), bir sorun olduğunu anlarsınız. Monitoring sistemleri de tam olarak bunu yapar. Önceden belirlediğiniz bir eşik aşıldığında (örneğin, "CPU kullanımı %90'ı geçerse") size bir uyarı (alert) gönderir.

Bu yaklaşım, "bilinen bilinmeyenler" (known unknowns) için mükemmeldir. Yani, hangi sorunların ortaya çıkabileceğini bildiğiniz ve bu sorunları tespit etmek için hangi metrikleri izlemeniz gerektiğini bildiğiniz durumlar için harikadır.

Monitoring'in Temel Bileşenleri:

  • Metrik Toplama: Sistemlerin çeşitli noktalarından (sunucular, veritabanları, uygulamalar) sayısal verilerin periyodik olarak toplanmasıdır. Örnekler: Saniyedeki istek sayısı (requests per second), hata oranı (error rate), ortalama yanıt süresi.
  • Görselleştirme (Dashboard'lar): Toplanan metriklerin zaman serisi grafikleri gibi anlaşılır formatlarda sunulduğu kontrol panelleridir. Yöneticiler bu panellere bakarak sistemin genel sağlık durumu hakkında hızlıca bilgi sahibi olabilir.
  • Uyarı (Alerting): Bir metrik, önceden tanımlanmış bir eşik değerini aştığında veya altına düştüğünde ilgili ekiplere (e-posta, Slack, SMS vb. yoluyla) bildirim gönderilmesi sürecidir.

E-Ticaret Senaryosu: Monitoring'in Sınırları

Ayakkabı satan bir e-ticaret sitesi yönettiğinizi düşünelim. Siteniz, ürün kataloğu, kullanıcı yönetimi, sepet ve ödeme gibi farklı servislerden oluşan monolitik (tek parça) bir yapıya sahip. Monitoring sisteminiz, sunucunun genel CPU ve RAM kullanımını, veritabanı sorgu süresini ve ana sayfa yüklenme hızını izliyor.

Bir gün, "Ödeme" sayfasının yavaşladığına dair şikayetler alıyorsunuz. Monitoring panelinize baktığınızda, genel sunucu CPU'sunda hafif bir artış görüyorsunuz ama bu, uyarı eşiğinizi tetikleyecek kadar yüksek değil. Her şey normal görünüyor. Ekibiniz sorunu bulmak için saatlerini harcar. Sonunda, sorunun ödeme altyapısı sağlayıcınızın bir API'sindeki anlık bir yavaşlamadan değil, sitenizdeki bir kupon kodu doğrulama fonksiyonunun veritabanında beklenmedik bir şekilde kilitlenmeye neden olmasından kaynaklandığını anlarlar. Monitoring sistemi size "hararetin biraz yükseldiğini" söyledi, ama motorun içindeki hangi pistonun teklediğini söyleyemedi. Çünkü o pistonu dinlemek için tasarlanmamıştı.

Bu senaryo, modern sistemlerin karmaşıklığı arttıkça Monitoring'in neden yetersiz kaldığını gösteriyor. Artık sistemlerimiz tek bir motordan değil, birbiriyle sürekli konuşan onlarca, hatta yüzlerce küçük motordan (mikroservisler) oluşuyor. Ve bu karmaşıklık, yeni bir yaklaşıma, yani Gözlemlenebilirliğe kapı aralıyor.

Bölüm 2: Modern Sistemin Dedektifi: Observability (Gözlemlenebilirlik) Nedir?

Observability, bir sistemin iç durumunu, ürettiği dış çıktılardan (loglar, metrikler, izlemeler) ne kadar iyi anlayabildiğinizin bir ölçüsüdür. Bu, bir tanımdan çok, bir sistem özelliğidir. Eğer Monitoring "Bir sorun var mı?" sorusuna yanıt veriyorsa, Observability "Neden?", "Nerede?" ve "Tam olarak ne oluyor?" gibi daha önce hiç sormadığınız soruları sormanıza olanak tanır.

Bu yaklaşım, "bilinmeyen bilinmeyenler" (unknown unknowns) için tasarlanmıştır. Yani, daha önce hiç karşılaşmadığınız, öngöremediğiniz ve bu yüzden de önceden bir uyarı mekanizması kuramadığınız karmaşık sorunları teşhis etme yeteneğidir.

Araba analojisine dönersek, Observability arabanın sadece gösterge paneli değil, aynı zamanda motorun her bir parçasını canlı olarak dinleyebilen, egzoz gazını analiz edebilen, her bir elektronik sinyalin yolculuğunu takip edebilen usta bir mekaniğin tam donanımlı teşhis cihazıdır. Mekanik, "Hararet neden yüksek?" diye sorduğunda, sadece göstergeye bakmaz. Soğutma sıvısı basıncını ölçer, fanın devrini kontrol eder, termostatın açılıp açılmadığına bakar ve sorunun kök nedenini bulur.

Gözlemlenebilirliğin Üç Sütunu

Gözlemlenebilirlik, bunu üç temel veri türü (sıklıkla "Üç Sütun" olarak anılır) aracılığıyla başarır:

  1. Logs (Günlükler)
    • Ne Sağlar? Bir olayın en ince ayrıntısına kadar ne olduğunu, hangi bağlamda gerçekleştiğini anlatır. "Kullanıcı X, saat 14:32:05'te Y ürününü sepete eklemeye çalıştı, ancak stok servisi Z hatası döndü" gibi zengin bir içerik sunar.
    • Gücü: Çok detaylıdırlar. Bir hatanın veya beklenmedik bir davranışın tam "otopsisini" yapmanızı sağlar.
    • Zorluğu: Çok büyük hacimlerde olabilirler (terabaytlarca). Bu yüzden onları etkin bir şekilde depolamak, aramak ve analiz etmek için doğru araçlar gereklidir.
  2. Metrics (Metrikler)
    • Ne Sağlar? Sistemin genel performansının ve sağlığının anlık bir fotoğrafını çeker. "Son 5 dakikadaki ortalama sayfa yüklenme süresi", "hata oranının yüzdesi", "aktif kullanıcı sayısı" gibi bilgiler sunar.
    • Gücü: Depolaması ve sorgulaması verimlidir. Zaman içindeki eğilimleri, anormallikleri ve kalıpları görmek için idealdir. Dashboard'ların ve uyarıların temelini oluştururlar.
    • Zorluğu: Kendi başlarına "neden" sorusuna cevap veremezler. Sadece bir şeylerin yanlış gittiğini gösterirler, ancak bağlamı eksiktir.
  3. Traces (İzlemeler)
    • Ne Sağlar? Bir isteğin bütünsel yaşam döngüsünü ve servisler arası etkileşimini gösterir. Performans darboğazlarını (bottlenecks) ve hataların nerede meydana geldiğini net bir şekilde ortaya koyar.
    • Gücü: Dağıtık ve mikroservis mimarilerindeki karmaşık sorunları çözmek için vazgeçilmezdir. "Ödeme işlemi neden yavaş?" sorusuna, "Çünkü envanter servisi 300ms, kargo ücreti hesaplama servisi 800ms, ödeme ağ geçidi ise 1.2 saniye bekliyor" gibi kesin bir cevap verir.
    • Zorluğu: Uygulama kodunun "enstrümantasyonu" yani izleme kodlarının eklenmesini gerektirir ve doğru şekilde uygulanması uzmanlık isteyebilir.

Bu Üç Sütunun Sinerjisi:

Gerçek güç, bu üç sütunun bir arada çalışmasından doğar.

  • Metrikler size bir sorun olduğunu söyler (Örn: Ödeme başarı oranı %99'dan %70'e düştü).
  • İzlemeler size sorunun sistemin neresinde olduğunu gösterir (Örn: Bu düşüş, sadece belirli bir kargo firmasının API'sini çağıran işlemlerde yaşanıyor).
  • Loglar size o noktada tam olarak ne olduğunu anlatır (Örn: O API'den dönen log kaydı: "Authentication Token Expired").

İşte bu, Monitoring'in "bir şeyler yanıyor" uyarısından, Observability'nin "3. kat, muhasebe departmanındaki yazıcının güç kablosu kısa devre yaptı" kesinliğine geçiştir.

Bölüm 3: Karşı Karşıya: Observability vs. Monitoring Arasındaki Keskin Farklar

Bu iki kavramı daha net anlamak için, onları temel özellikleri üzerinden doğrudan karşılaştıralım.

Özellik Monitoring (İzleme) Observability (Gözlemlenebilirlik)
Temel Soru Sistem "çalışıyor mu"? (Bilinen metrikler üzerinden) Sistem "neden" bu şekilde davranıyor? (Bilinmeyen sorular sorarak)
Odak Noktası Bilinen Bilinmeyenler (Known Unknowns): Beklenen sorunlar. Bilinmeyen Bilinmeyenler (Unknown Unknowns): Öngörülemeyen, yeni sorunlar.
Yaklaşım Reaktif: Bir eşik aşıldığında uyarı verir. Sorun olduktan sonra haberiniz olur. Proaktif ve Keşifsel: Sistemin davranışını sürekli sorgular, sorunları ortaya çıkmadan tahmin etmenizi sağlar.
Veri Tipi Ağırlıklı olarak Metrikler. Loglar, Metrikler ve İzlemeler'in birleşimi.
Sistem Mimarisi Monolitik ve daha basit sistemler için genellikle yeterlidir. Dağıtık, mikroservis, bulut tabanlı ve karmaşık sistemler için zorunludur.
Süreç Söylem: Sistem size önceden tanımlanmış bir durumu bildirir. "CPU %95." Sorgu: Siz sisteme daha önce sormadığınız soruları sorarsınız. "Son 1 saatte, Android uygulamasından gelip 3. parti kargo API'sini kullanan ve 500ms'den uzun süren işlemler hangileriydi?"
Nihai Amaç Sistemin genel sağlığını korumak. Sistemin davranışını derinlemesine anlamak ve ayıklamak (debug).

Hikayeleştirilmiş Senaryo: İki E-Ticaret Dünyası

Kampanya döneminde benzer bir "sepete ekle" sorunu yaşayan iki rakip e-ticaret yöneticisi düşünelim: Ayşe ve Burak.

  • Ayşe'nin Dünyası (Sadece Monitoring): Ayşe'nin ekibi, "sepete ekle" işlemlerinin hata oranında bir artış olduğunu monitoring panelinden görür. Alert gelir. Ekip, sorunun hangi koşullarda oluştuğunu anlamak için genel uygulama loglarını incelemeye başlar. Web sunucusu loglarına, veritabanı loglarına bakarlar. Farklı sunuculara bağlanıp durumu kontrol ederler. Tahminler yürütürler: "Acaba veritabanında bir yavaşlık mı var?", "Yeni eklenen bir özellik mi bunu tetikledi?". Sorunun kaynağını bulmaları 2 saat sürer. Bu sırada binlerce potansiyel müşteri siteyi terk eder.
  • Burak'ın Dünyası (Observability Kültürü): Burak'ın ekibi de aynı metrik artışını görür. Ama onların bir sonraki adımı farklıdır. Observability platformlarına girip, başarısız olan "sepete ekle" işlemlerinden birine ait izlemeyi (trace) açarlar. İzleme, onlara isteğin yaşam döngüsünü bir şelale grafiği gibi gösterir: İstek önce ürün servisine gitmiş (50ms), sonra envanter servisine (70ms), sonra da yeni eklenen "Dinamik Promosyon" servisine uğramış. İşte o noktada, Dinamik Promosyon servisinin 2 saniye beklediğini ve bir "timeout" hatası verdiğini anında görürler. Sorunun kaynağı 5 dakika içinde tespit edilir. Ekip, bu yeni servisi geçici olarak devre dışı bırakır ve site 10 dakika içinde tekrar stabil hale gelir.

Bu iki saat ile on dakika arasındaki fark, doğrudan ciroya, marka imajına ve ekip verimliliğine yansır. Fark, sadece kullanılan araç değil, soruna yaklaşım felsefesidir.

Bölüm 4: E-Ticaret Yöneticisi İçin Bunun Anlamı Ne? Teknik Terimlerden İş Sonuçlarına

Tüm bu teknik detaylar, büyüme odaklı bir e-ticaret yöneticisi için ne ifade ediyor? Gözlemlenebilirliğin somut iş faydaları nelerdir?

  1. Kök Neden Analizini Işık Hızına Çıkararak Ciro Kaybını Önlemek:
    Yukarıdaki senaryoda olduğu gibi, bir sorun yaşandığında en değerli şey zamandır. Gözlemlenebilirlik, sorunun kaynağını saatlerden dakikalara indirir. Bu, özellikle yüksek trafikli kampanya dönemlerinde (Kara Cuma, Sevgililer Günü) on binlerce, hatta yüz binlerce liralık ciro kaybını önlemek anlamına gelir. Her bir saniyenin maliyetini hesapladığınızda, Gözlemlenebilirliğin yatırım getirisini (ROI) görmek kolaylaşır.
  2. Müşteri Deneyimini İyileştirerek Sadakati Artırmak:
    Tüm sorunlar sitenizi çökertmez. Bazıları daha sinsi ve sessizdir. Örneğin, bir kullanıcının arama sonuçlarının yavaş yüklenmesi, bir ürün filtresinin düzgün çalışmaması veya ödeme sayfasındaki anlık bir takılma... Bunlar geleneksel monitoring uyarılarını tetiklemeyebilir ama müşteriyi hayal kırıklığına uğratır ve sepeti terk etmesine neden olur. Gözlemlenebilirlik sayesinde, tekil kullanıcı yolculuklarını izleyerek bu tür "küçük" pürüzleri tespit edip düzeltebilir, kusursuz bir alışveriş deneyimi sunarak müşteri sadakati inşa edebilirsiniz.
  3. Operasyonel Verimliliği ve İnovasyon Hızını Artırmak:
    Geliştirici ekibinizin zamanının büyük bir kısmını "yangın söndürmek" ve log dosyaları arasında kaybolmak yerine yeni özellikler geliştirmeye harcadığını hayal edin. Gözlemlenebilirlik, geliştiricilere sistemin nasıl çalıştığına dair derin bir anlayış sunar. Bu güvenle, yeni özellikleri ve güncellemeleri daha hızlı bir şekilde canlıya alabilirler. Çünkü bir sorun çıkarsa, onu anında tespit edip geri alabileceklerini bilirler. Bu, pazara giriş hızınızı (time-to-market) artırır ve rekabette sizi öne geçirir.
  4. Altyapı Maliyetlerini Optimize Etmek:
    Gözlemlenebilirlik sadece sorunları bulmakla kalmaz, aynı zamanda verimsizlikleri de ortaya çıkarır. Belki de bir mikroservisiniz gereğinden fazla kaynak tüketiyor veya farklı servisler arasında gereksiz, tekrarlayan API çağrıları yapılıyor. Bu tür verimsizlikleri tespit edip ortadan kaldırmak, bulut altyapısı faturalarınızda doğrudan maliyet tasarrufu sağlar.

Bölüm 5: Bir Araçtan Öte: Gözlemlenebilirlik Kültürünü İnşa Etmek

Gözlemlenebilirliğe geçiş, sadece yeni bir yazılım satın almaktan ibaret değildir. Bu, bir zihniyet ve kültür değişimidir.

  • Merak ve Sorgulama: Ekipler, "sistem çalışıyor" demek yerine "sistem neden bu şekilde çalışıyor?" diye sormaya teşvik edilmelidir.
  • Veri Odaklılık: Kararlar, varsayımlara veya "içgüdülere" göre değil, Gözlemlenebilirlik platformundan gelen somut verilere dayalı olarak alınmalıdır.
  • Sahiplenme: Geliştiriciler, yazdıkları kodun sadece çalışmasından değil, aynı zamanda "gözlemlenebilir" olmasından da sorumlu olmalıdır. Bu, kod yazarken loglama ve tracing'i de düşünmek anlamına gelir.
  • İşbirliği: Gözlemlenebilirlik verileri sadece operasyon ekibinin (DevOps) değil, geliştiricilerin, ürün yöneticilerinin ve hatta iş analistlerinin de erişimine açık olmalıdır. Bu, herkesin aynı resme bakarak daha hızlı ve doğru kararlar almasını sağlar.

Bu kültürü inşa etmek ve doğru teknik altyapıyı kurmak, özellikle ana işi teknoloji olmayan e-ticaret şirketleri için zorlayıcı olabilir. Kendi içinde bir uzmanlık gerektiren bu karmaşık sistemleri tasarlamak, kurmak ve yönetmek ciddi bir kaynak ve zaman yatırımı demektir. İşte tam bu noktada, doğru teknoloji ortağıyla çalışmak kritik bir fark yaratır. Dağıtık sistemlerin karmaşıklığını anlayan ve size özel, verimli ve ölçeklenebilir çözümler sunabilen bir partnere ihtiyaç duyarsınız. Bu tür özel yazılım ihtiyaçları için Solviera Teknoloji'nin terzi işi çözümleri, işletmelere esneklik kazandırır. Sadece bir araç kurmak yerine, iş hedeflerinize hizmet eden bütünsel bir Gözlemlenebilirlik stratejisi oluşturarak, teknolojiye değil, işinizi büyütmeye odaklanmanızı sağlarlar.

Sonuç

Özetle, Monitoring ve Observability birbirinin düşmanı değil, birbirini tamamlayan iki farklı evrimsel aşamadır. Monitoring, sisteminizin nabzını tutan temel bir sağlık kontrolüdür ve hala kesinlikle gereklidir. Ancak günümüzün hiper-rekabetçi, anlık geri bildirim bekleyen ve giderek karmaşıklaşan dijital ekosisteminde, sadece nabza bakmak yeterli değildir. Sistemin kan tahlilini yapmalı, MR'ını çekmeli ve sinir sisteminin haritasını çıkarmalısınız.

İşte Gözlemlenebilirlik budur: Sisteminize daha önce hiç sormadığınız, güçlü sorular sorma yeteneği. Bu yetenek, bir teknik lüksten çıkıp, müşteri memnuniyetini korumak, ciro kayıplarını önlemek ve pazarda çevik kalmak isteyen her e-ticaret yöneticisi için stratejik bir zorunluluk haline gelmiştir. Artık soru "Monitoring mü, Observability mi?" değil, "Mevcut Monitoring yeteneklerimizi, işimizi geleceğe taşıyacak gerçek bir Gözlemlenebilirlik stratejisine nasıl dönüştürebiliriz?" olmalıdır.

Sıkça Sorulan Sorular

Evet, kesinlikle. Gözlemlenebilirlik, İzlemenin yerini almaz, onu kapsar ve genişletir. İzleme (Monitoring), Gözlemlenebilirliğin bir alt kümesi veya temel katmanı olarak düşünülebilir. Metriklere dayalı panelleriniz ve uyarılarınız (Monitoring'in temel işlevleri), bir sorun olduğunda ilk sinyali veren kritik mekanizmalardır. Gözlemlenebilirlik ise bu sinyalden sonra devreye girerek sorunun "nedenini" ve "nerede" olduğunu bulmanızı sağlayan derinlemesine analiz yeteneğidir. Kısacası, Monitoring size "yangın alarmını" verir, Observability ise "dumanın kaynağını" bulmanızı sağlar.

Hayır. Bu yaygın bir yanılgıdır. Bir şirketin büyüklüğünden çok, kullandığı sistemin karmaşıklığı önemlidir. Eğer işiniz, birbiriyle konuşan birden fazla servise (örneğin, ayrı bir envanter sistemi, bir CRM, üçüncü parti bir ödeme ağ geçidi, bir kargo API'si) dayanıyorsa, dağıtık bir yapıya sahipsiniz demektir. Bu durumda, tek bir hatanın zincirleme bir etkiyle nerede soruna yol açtığını anlamak için Gözlemlenebilirliğe ihtiyacınız vardır. Küçük bir e-ticaret sitesi bile, bulut servisleri ve mikroservis mimarileri kullanıyorsa, Gözlemlenebilirlikten büyük fayda sağlar.

Gözlemlenebilirliğin üç temel veri sütunu şunlardır: Metrikler (Metrics): "Ne oldu?" sorusunun sayısal cevabıdır (Örn: Hata oranı %5'e yükseldi). Genel durumu gösterir. İzlemeler (Traces): "Sorun nerede oldu?" sorusunun cevabıdır. Bir isteğin sistem içindeki yolculuğunu göstererek darboğazı veya hata noktasını tespit eder (Örn: Hatalar, Kargo Hesaplama servisinde yoğunlaşıyor). Günlükler (Logs): "O noktada tam olarak ne oldu?" sorusunun detaylı cevabıdır. Olayın en ayrıntılı, metin tabanlı kaydını sunar (Örn: Kargo servisinin logu: "API anahtarı geçersiz"). Bu üçü bir araya geldiğinde, bir sorunu tespit etmekten (metrik), yerini bulmaya (izleme) ve kök nedenini anlamaya (log) kadar eksiksiz bir analiz süreci sunarlar.

Büyük bir devrim yerine evrimsel bir yaklaşımla başlamak en iyisidir. En Kritik Akışı Seçin: İşe, işiniz için en hayati kullanıcı yolculuğundan başlayın. Bu genellikle "ürün arama > sepete ekle > ödeme tamamlama" akışıdır. Temel Enstrümantasyon: Bu akışta yer alan servislerinize temel izleme (tracing) kodlarını ekleyin. Bu, bir isteğin bu adımlar arasındaki yolculuğunu görmenizi sağlar. Logları Zenginleştirin: Sadece "hata oluştu" demek yerine, loglarınıza kullanıcı ID'si, sepet ID'si gibi bağlamsal bilgiler ekleyin. Bu, bir izlemeyi belirli bir log ile ilişkilendirmenizi kolaylaştırır. Tek Bir Platformda Birleştirin: Mümkünse, loglarınızı, metriklerinizi ve izlemelerinizi tek bir yerden sorgulayabileceğiniz bir platform kullanın. Bu, veriler arasında geçiş yapmayı çok daha verimli hale getirir.

Hayır, kesinlikle değil. Bu iki kavram arasındaki felsefi fark çok derindir. İzleme (Monitoring), öngördüğünüz sorunları tespit etmek için sisteme "neye bakacağını" önceden söylediğiniz reaktif bir süreçtir. Gözlemlenebilirlik (Observability) ise öngöremediğiniz, daha önce hiç karşılaşmadığınız sorunları teşhis etmek için sisteme yeni sorular sormanıza olanak tanıyan keşifsel bir yetenektir. Monitoring bir kontrol listesidir, Observability ise bir sorgu motorudur. Modern, karmaşık ve sürekli değişen sistemlerde bu sorgu yeteneği olmadan hayatta kalmak neredeyse imkansızdır.

İşletmenizi Bir Sonraki Seviyeye Taşımaya Hazır Mısınız?

Solviera'nın bütünsel teknoloji çözümleri hakkında daha fazla bilgi almak ve işletmenize özel bir analiz için proje danışmanlarımızla bugün iletişime geçin!

Hemen İletişime Geçin